Meme büyütme operasyonu estetik cerrahinin en ilgi çeken operasyonlarından biridir. Türkiye’de bu konuda kesin veriler olmamakla birlikte Amerikan istatistiklerinde yağ emme operasyonundan sonra en sık uygulanan operasyondur.
Modern estetik cerrahi uygulamalarında kullanılan protezler ile ilgili yapılan çalışmalar sonucunda silikon içeren ya da serum içeren protezlerin kanser riskini artırmadığı, bağ dokusu hastalıklarına neden olmadığı ve anne sütü alan yeni doğanlar için bir risk oluşturmadığı ortaya konmuştur.
Kapsül oluşumu, yırtılma ve infeksiyon gibi operasyon alanına yönelik sorunlar açısından değerlendirildiğinde silikon ve serum içeren protezler arasında bir fark olmadığı yapılan çalışmalar ile ortaya konmuştur.
Cerrahi teknik
Meme protezlerinin yerleştirilmesi için dört farklı cilt kesisi tanımlanmıştır; periareolar (meme başı çevresi)(1), inframammarial (meme alt çizgisi)(2), aksiler (koltuk altı)(3) ve umblikal (göbek deliği)(4). Her birinin kendine göre avantajları ve dezavantajları bulunmaktadır.
Teknik açıdan bakıldığında protez meme dokusu altına ya da kas dokusu altına yerleştirilebilmektedir. Kas altına yerleştirilen protezlerde infeksiyon ve kapsül oluşumunun daha az olduğu bildirilmiştir.
Protez seçimi
Silikon protezler ile ilgili şüpheler nedeniyle ortaya çıkan serum içerikli protezler yaygın kullanım alanı bulmuştur. Serum içeren protezlerin yapısında silikondan yapılmış kabuğun içerisinde serum bulunmaktadır. Kapsül oluşumuna engel olması amacıyla geliştirilen pürtüklü yüzeyli protezlerin komplikasyonları azaltmadığı ortaya konmuştur.
Doğal bir polimer olan silikon tıp dünyasında çok çeşitli alanlarda kullanılmaktadır. Silikon protezlerde erken dönemde sık karşılaşılan kapsül oluşumu ve yırtılma gibi sorunlar yeni kuşak protezlerde daha aza indirilmiştir.
Karşılaşılan sorunlar
Kapsül oluşumu ve yırtılma gibi çok tartışılan sorunların ötesinde meme büyütme ameliyatında en sık karşılaşılan sorunlar hipertrofik skar oluşumu (aşırı yara iyileşmesi), infeksiyon oluşumu ve kanamadır. Bahsi geçen komplikasyonlarla operasyon tekniği ve protez seçimi arasında bir ilişki bulunmamaktadır.
Kapsül oluşumu
Protez çevresinde gelişen yara iyileşmesi reaksiyonları hastaların yarısından fazlasında kapsül oluşumuna neden olmaktadır. Ancak hastaların % 20’sinden daha azında bu durum fark edilir hale gelmektedir. Protez tipinin ya da operasyon şeklinin kapsül oluşumu üzerine etkisi olmadığı bilinmektedir. Ancak kas altına yerleştirilen protezlerde kapsül oluşumunun daha az olduğu bildirilmiştir.
Belirgin kapsül oluşumu olan hastaların tedavisi cerrahi müdahale ile kapsülün uzaklaştırılması şeklindedir. Protezin yerdeğiştirmesi ve istenmeyen görünümler sıklıkla kapsül oluşumu sonrası ortaya çıkmakta ve küçük cerrahi müdahalelerle, gerektiğinde protezin değiştirilmesi ile düzeltilebilmektedir.
Modern estetik cerrahi uygulamalarında kullanılan protezler ile ilgili yapılan çalışmalar sonucunda silikon içeren ya da serum içeren protezlerin kanser riskini artırmadığı, bağ dokusu hastalıklarına neden olmadığı ve anne sütü alan yeni doğanlar için bir risk oluşturmadığı ortaya konmuştur.
Kapsül oluşumu, yırtılma ve infeksiyon gibi operasyon alanına yönelik sorunlar açısından değerlendirildiğinde silikon ve serum içeren protezler arasında bir fark olmadığı yapılan çalışmalar ile ortaya konmuştur.
Cerrahi teknik
Meme protezlerinin yerleştirilmesi için dört farklı cilt kesisi tanımlanmıştır; periareolar (meme başı çevresi)(1), inframammarial (meme alt çizgisi)(2), aksiler (koltuk altı)(3) ve umblikal (göbek deliği)(4). Her birinin kendine göre avantajları ve dezavantajları bulunmaktadır.
Teknik açıdan bakıldığında protez meme dokusu altına ya da kas dokusu altına yerleştirilebilmektedir. Kas altına yerleştirilen protezlerde infeksiyon ve kapsül oluşumunun daha az olduğu bildirilmiştir.
Protez seçimi
Silikon protezler ile ilgili şüpheler nedeniyle ortaya çıkan serum içerikli protezler yaygın kullanım alanı bulmuştur. Serum içeren protezlerin yapısında silikondan yapılmış kabuğun içerisinde serum bulunmaktadır. Kapsül oluşumuna engel olması amacıyla geliştirilen pürtüklü yüzeyli protezlerin komplikasyonları azaltmadığı ortaya konmuştur.
Doğal bir polimer olan silikon tıp dünyasında çok çeşitli alanlarda kullanılmaktadır. Silikon protezlerde erken dönemde sık karşılaşılan kapsül oluşumu ve yırtılma gibi sorunlar yeni kuşak protezlerde daha aza indirilmiştir.
Karşılaşılan sorunlar
Kapsül oluşumu ve yırtılma gibi çok tartışılan sorunların ötesinde meme büyütme ameliyatında en sık karşılaşılan sorunlar hipertrofik skar oluşumu (aşırı yara iyileşmesi), infeksiyon oluşumu ve kanamadır. Bahsi geçen komplikasyonlarla operasyon tekniği ve protez seçimi arasında bir ilişki bulunmamaktadır.
Kapsül oluşumu
Protez çevresinde gelişen yara iyileşmesi reaksiyonları hastaların yarısından fazlasında kapsül oluşumuna neden olmaktadır. Ancak hastaların % 20’sinden daha azında bu durum fark edilir hale gelmektedir. Protez tipinin ya da operasyon şeklinin kapsül oluşumu üzerine etkisi olmadığı bilinmektedir. Ancak kas altına yerleştirilen protezlerde kapsül oluşumunun daha az olduğu bildirilmiştir.
Belirgin kapsül oluşumu olan hastaların tedavisi cerrahi müdahale ile kapsülün uzaklaştırılması şeklindedir. Protezin yerdeğiştirmesi ve istenmeyen görünümler sıklıkla kapsül oluşumu sonrası ortaya çıkmakta ve küçük cerrahi müdahalelerle, gerektiğinde protezin değiştirilmesi ile düzeltilebilmektedir.
